Olur muydu hiç bu sevgi olmasa O’nun rızası
Yağar mıydı hiç yağmur olmasa O’nun duası
Öter miydi hiç bülbül olmasa güle sevdası
Yanar mıydı hiç pervane olmasa ateşin nidası
Söyler miydi hiç dil olmasa O’nun kelamı
Erer miydi hiç mecnun olmasa leylası
Sevgi onun meşk onun...
Bize sadece sevmek düşer...
nasıf
18 Eylül 2008 Perşembe
SUSKUNLUK MUYDU ÇARE!

Yaktı sigarasını ve bir nefes çekti içine sanki dumanını dışarı verirken sigaranın dertleri dışarı çıkıyordu dumanla berbaber. Yine kasvet vardı yine hüzün bu gece odasında. Bilgisayarının başına geçti verdiği aranın ardından. Yapacak çok işi vardı ve çekilmesi gereken bir çok çile. Bir nefes daha aldı sigarasından ve gömdü başını işlerine. Gece artık çanlarını çalmaya başlamıştı karanlığı yırtarcasına. Bir an kaldırdı başını ve bir sigara daha yaktı. Yorulmuştu yeterdi bu kadar ve eve geçti geceyi zaman koridorundan geçirmek için. Yatağına uzanıp kafasındaki problemlerle savaşırken dalıvermişti uykuya. Sabah ezanın o ruhu okşayan ahengiyle uyandı. Sıkıntılarını unttu bir an mutluydu ama yine o kasvetli bulutlar yine sarıvermişti gönlünü...
Evinin kapısından çıkarken belki sabahın belki de ömrünün ilk ışığını gördü. Sapsarı saçları düşmüştü omuzunun üstüne ela gözleri sarı saçlarının arasından parlıyordu. Donup kalmıştı. Ve bir damla göz yaşı... O muydu beklediği bir ömür, hasretle yolunu gözlediği... Durmamalıydı, gitmeliydi hayatında ilk defa da olsa bu çılgınlığı yapmalıydı. Artık mantığı durmuş gönlü hükümran olmuştu bedenine. Arkadan hızlı ama korkak adımlarla yaklaştı yanına kendinin bile duyamakta zorlandığı bir ses tonuyla ''özür dilerim'' diyerek yaklaştı yanına. Sarı saçlarının arasından o ela göleri beliriverdi birden. Gözlerini görünce herşeyi unutvermişti ne sıkıntısı kalmıştı ne derdi kederi herşey o idi artık onun için. Gözlerinin içinde zamana yolculuk yaparken ''efendim'' diye bir ses zamanla mekanın arsına girmişti birden. Ne diyeceğini şaşırdı kızardı dili dönmez oldu. Konuşmalıydı ama nasıl. O da onu cesaretlendiricesine ''bişey mi istediniz'' diye pekiştirdi sorusunu. Ben ''Hayati'' dedi ve sustu... Kız karşısındaki şaşkın adamı şöyle bir süzdü ''kusura bakmayın ama işim var müsade ederseniz gitmem lazım'' dedi ve arkasını dönüp çekip gitti. Kalakalmıştı olduğu yerde sarı saşlarının sessiz sedasız süzülüşünü izleyebilmişti sadece arkasından. Artık onun yolunu gözlüyordu hergün sabah ezanının o gönle huzur veren sesiyle uyanıp gün ışıklarını salmadan sabaha. Hergün pencereden gizli gizli onu seyrediyordu. Dayanılmaz acılar onulmaz ateşler sarmıştı yüreğini.
Her sabah olduğu gibi o sabahta beklemişti pencerenin önünde ama gelmemişti o sabah. Kaygılandı ama yapacak birşeyi yoktu beklemekten başka. Ertesi sabah heycanla yine dikildi pencerenin önüne ama o yine yoktu. Geçmemişti penceresini önünden. Günler birbirini kovaladı. Her gece başını koyarken yastığına onu hayal ediyor, onunla uyuyup her sabah onun hayaliyle uyanıyordu. Sabah ezanı yeni güne başlarken umudu oluyordu güneş ise ışıklarıyla bahtını kapatan kapkara bir perde. O gece hiç uyumamıştı sabaha kadar sigara üstüne sigara yakıyor odası yangın yeri gibi görünüyordu. Aslında cehennemden farkı yoktu odasının odasından da içeri yüreginin. Kaygıları iyice artmaya başlamıştı. Ama ''şeytandandır'' dedi umudunu kaybetmedi. Yine bir sabah ezanı dağıtmıştı bütün sıkıntılarını ve yine pencerenin başındaydı. Sonunda göründü gönlünü yakan dilber günler sonra sokağın başında. Duramadı yerinde konuşmalıydı. Susmamalıydı. Koşarak aşağıya indi. Bütün cesaretini toplayarak yalklaştı ve bu sefer kendinden emin bir ses tonuyla seslendi ''seni seviyorum'' diye. kız anlam vermemişti. Kimdi bu ne idi tanımıyordu bile sadece bir defa selamlaşma olmuştu. Hem bir insan tanımadığı birini nasıl sevbilirdi. Kız sustu. O ise kaygılı gözlerle onu bekliyordu. Yüreği sığmıyordu bedenine. ''Allahım lütfen birşeyler söylesin'' diye dua dua yalvaruyordu yaradanına. Ama kız sustu ve dönüp gitti. Aklında hala o soru vardı ''birini tanımadan nasıl sevebilirsin, deli galiba'' dedi ''yada sapık amaaann!'' deyip dönüp gitti yoluna. O yine arkada kalmıştı bu sefer anlamsız duygular içerisinde.
O bilemezdi ondaki sevgiyi onu nasıl sevdiğini, tabi o da haklıydı herkes gibi hiç tanımadan sevilir miydi birisi. Bir söz geldi aklına o an İmam-ı Gazaliden '' önce sevgi oluşurmuş yürekte sonra bu sevgi muhabbetle yoğurularak aşk'a dönüşürmüş' diye. Tanımadan kim olduğunu dahi bilmeden sevmişti. Ne olduğunu dahi bilmeden seven bu riski göze alaccak kadar gönlünü ona kaptıracak kaç kişi vardı acaba... O da sustu günlerce. Konuşmadı sadece sigarasının dumanı konuştu nefes nefes.
Artık penceresinin önünden geçmiyordu. Ne bir haber vardı ne bir iz. O yoktu artık. Ama sevgisi vardı ya o da yeterdi ona. O anlamasada nasıl sevdiğini, içinde rıza olduğunu görmsede sevmişti o yinede. belki anlamsızdı ona göre ama sevmişti işte.Ve son bir sigara ile son bir söz '' bekleyeceğim sen anlamasanda seni o pencerenin başında sessiz ve umutla...''
BEKLEMEK
Sessizlik içersinde yüreğimin çığlığı
Pranga yemiş mahkumlar gibi çaresiz
Bir hiski kara bulutlar içinde
Duygular boğumlanmış
Bakışlar boş ve ümitsiz
Sayfalar arasında eriyen zaman
Beyni kemiren bir kurt gibi
Sevmek mi, sevmemek mi
Tutmak mı yoksa salıvermek mi
Düşünceler muamma girdabında
Aşksa yol ayrımında sessiz ve sensiz
nasıf
Pranga yemiş mahkumlar gibi çaresiz
Bir hiski kara bulutlar içinde
Duygular boğumlanmış
Bakışlar boş ve ümitsiz
Sayfalar arasında eriyen zaman
Beyni kemiren bir kurt gibi
Sevmek mi, sevmemek mi
Tutmak mı yoksa salıvermek mi
Düşünceler muamma girdabında
Aşksa yol ayrımında sessiz ve sensiz
nasıf
AŞK İKİ KİŞİLİKTİR
Değişir yönü rüzgârın
Solar ansızın yapraklar.
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar.
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini,
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.
Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden
Binlerce yıl uzaklardadır
Binlerce kez dokunduğun ten.
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.
Avutamaz olur artık
Seni bildiğin şarkılar.
Boşanır keder zincirlerinden
Sular, tersin tersin akar.
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar.
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.
Yitik bir ezgisin sadece,
Tüketilmiş ve düşmüş gözden.
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken.
Çünkü, hiç bir kelebek
Tek başına yaşamaz sevdasını.
Severken hiçbir böcek,
Hiç bir kuş yalnız değildir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.
Solar ansızın yapraklar.
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar.
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini,
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.
Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden
Binlerce yıl uzaklardadır
Binlerce kez dokunduğun ten.
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.
Avutamaz olur artık
Seni bildiğin şarkılar.
Boşanır keder zincirlerinden
Sular, tersin tersin akar.
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar.
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.
Yitik bir ezgisin sadece,
Tüketilmiş ve düşmüş gözden.
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken.
Çünkü, hiç bir kelebek
Tek başına yaşamaz sevdasını.
Severken hiçbir böcek,
Hiç bir kuş yalnız değildir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.
Ataol Behramoğlu
KAYIP
Kaybetmiş kendini benliğim ıssız ummanlarda bulmaya çalışıyor. Tamam diyor bu sefer oldu buldum kendimi diyor. Bu kez başaracağım kaybetmeyeceğim kendimi diyor ama yenik düşüyor kendine, varlığında kendini kaybediyor. Kim bilir şimdi nerde kimin elinde belki şeytanın belki düşmanın…
Kaybetmişim kendimi karanlık kuytularda vuslatın özlemiyle yanıyorum yanı başımda. Alaca gölgeliklerde yürüyorum sürekli. Tam ışığı görecek oluyorum tanyelinin bağrında, tam kendime kavuşacak oluyorum vuslat anında uçurumlar oluşuyor aramızda. Bir feryat kopuyor ruhumda;’ sensizliğin özelmiyle yanar yüreğim. N’olur geri dön bana, n’olur dön geri bana’.
Bazen diyorum ki ; al artık al da kurtulayım bu canı artık kavuşayım canana. Ama gerisin geriye dönüyor gönlüm sahte aşkına yeniden. Hayat tatlı geliyor ölümden. Yaşamak, yaşamak nedir? Nedendir?
Hayatı anlamlandırmaya çalışıyorum bir bakıma aslında bu soruları sorarak kendime. Peki diyorum anlamlandırmaya çalıştığım bu hayata benim katmam gereken anlam ne?.. Hali hazırda her şey belli ama belli olmayan tek şey var; kaybettiğim benliğim nerede?
Belkide sende ama bana vermek istemiyorsun. Gizliyorsun. Belkide bana acı çektirmek hoşuna gidiyor. Yada sende olduğunu hiç bilmiyorsun. Yaşamadığımız yada benim yaşamak için canımı ortaya koyduğum zamanları siliyorsun ellerinle. Bırak desem olmaz bırakmasan da solar gülüm. Eyy! Gülru n'olur beni bırakma karanlıklarda. n'olur buldur beni bana...
Yorum (0) Kalıcı Bağlantı
Kaybetmişim kendimi karanlık kuytularda vuslatın özlemiyle yanıyorum yanı başımda. Alaca gölgeliklerde yürüyorum sürekli. Tam ışığı görecek oluyorum tanyelinin bağrında, tam kendime kavuşacak oluyorum vuslat anında uçurumlar oluşuyor aramızda. Bir feryat kopuyor ruhumda;’ sensizliğin özelmiyle yanar yüreğim. N’olur geri dön bana, n’olur dön geri bana’.
Bazen diyorum ki ; al artık al da kurtulayım bu canı artık kavuşayım canana. Ama gerisin geriye dönüyor gönlüm sahte aşkına yeniden. Hayat tatlı geliyor ölümden. Yaşamak, yaşamak nedir? Nedendir?
Hayatı anlamlandırmaya çalışıyorum bir bakıma aslında bu soruları sorarak kendime. Peki diyorum anlamlandırmaya çalıştığım bu hayata benim katmam gereken anlam ne?.. Hali hazırda her şey belli ama belli olmayan tek şey var; kaybettiğim benliğim nerede?
Belkide sende ama bana vermek istemiyorsun. Gizliyorsun. Belkide bana acı çektirmek hoşuna gidiyor. Yada sende olduğunu hiç bilmiyorsun. Yaşamadığımız yada benim yaşamak için canımı ortaya koyduğum zamanları siliyorsun ellerinle. Bırak desem olmaz bırakmasan da solar gülüm. Eyy! Gülru n'olur beni bırakma karanlıklarda. n'olur buldur beni bana...
Yorum (0) Kalıcı Bağlantı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)