31 Ağustos 2009 Pazartesi

Doğum Gününe Dair Yalnızlıklar


Neler söylenebilir, neler yazılabilir doğum günü için kim bilir. Kimilerine göre eğlence, ışıltılı ortamlar, kocaman yaş pastalar, iyiki doğdun çıngarları arasında mum üfleme törenleri ve havada uçuşan hediyelerdir belkide daha fazlası. Belki biraz hüzün iyi gelir iyi gelir doğum günü gecelerine, birazda vicdan törpüsü. Düşünsene ömründen bir yıl daha gidiyor, bir adım daha yaklaşıyorsun sonsuz sona veyahut vuslata da denilebilir. Düşünüyorumda acaba kutlama yapanlar vuslat yolculuğunun sonuna yaklaştıkları için mi eğlence tertip ediyorlar yoksa...
Bu düşünce koridorunda ilerlerken dönüp bakıyorsun arkana ve '' Vay be! Koskoca bir yılı daha devirdin helal olsun sana '' diye mırıldanıyorsun kendi kendine. Mutlu günler, dertli günler vs... bir yıl daha duygu cümbüşleri arasında geçmiş.
Birazda hüzün biniyor boynuna. Sevdiğin geliyor aklına ve duraksıyorsun. Boğazında düğümleniyor sözcükler yutkunamıyorsun. Yaşanmış ama yaşanmamış sayılan onca hatıra (1), söylenmiş ama susturulmuş bir yığın söz(2). Hepsi birbir birikmiş; birler, yediler, kırklar...
Peki yaşadığın hayat yaşanılmamış deniyorsa, söylediğin ve söylenen onca söz, sözler bir kelime yığını gibi kenara atılıyorsa, ne kalıyor geriye... Büyük bir HİÇ!.. Hemde hiç olmadığı kadar bir büyük HİÇ!..
HİÇ!..
Geride bıraktığın son bir yılın hiç ise eğer, düşünmüyor değil insan. Sonra bir tebessüm beliriyor yüzünde ''Ben bir HİÇ'im hemde dolu bir HİÇ''. Eğer varlık içindeki HEP'ler arasında HİÇ olabildiysem ne ala bana.
Ve yeni yaşa merhaba. Ne kadar kırgınsan ve kırdıysan da, senin HİÇ'e ulaşmana vesile olanı HEP sevsende ve sonunu bilmesende olmaktadır olacak olan. Yeter ki sesin arş-ı alaya yükselsin ve dimdik ayakta kal yeter sana. Bırak balık bilmezse Halik bilir...
Vesselam...

Hiç yorum yok: